8 Aralık 2010 Çarşamba

Ayna Ayna Söyle Bana


Bana göre çalışan bir bayanın kendine sık sık sorduğu soru hiç şüphesiz

‘yarın ne giysem’ sorusudur.

En azından ben her akşam sorarım kendime.

Sanki bu konu akşamdan çözülünce üstümden büyük bir yük kalkmış gibi olur.

Bana göre kıyafet bulma tam bir zeka testi gibi,

gömlek giydin onun altına uygun bir pantolon, uygun bir ayakkabı,

hava serin hırka alsam mı üstüme, yok bu hırka olmadı bu çok spor,

çıkar diğer hırkayı al, buda pantolon ile uymadı onu değiştir.

Şimdi sıra çantada rengi ayakkabılar ile uymalı en azından,

ama o çantamda çok küçük içine ne sığdırabilirim ki,

diğerini al neyse hırkanla uysun, ayakkabılar ile uymasa da olur.

Uygun takı bul, toka bul, çorap,

içene giyeceğin tişört bile uygun olmalı,

yoksa maazallah ‘rüküş’ diye adın çıkar işyerinde,

yollarda insanlar seni kınar bakışlarla şöyle bir süzer.

Bu böyle uzar gider...

Bazen bıkıp öyle içten dualar etmişliğim vardır ki

ne olur tek tip kıyafet giyelim diye,

hatta ileri götürüp öyle bir işe gireyim diye düşünmüşlüğüm bile vardır.

Öğrenim hayatım boyunca yani eski adı ile ilkokul, ortaokul ve lisede

hep siyah beyaz giyinmek zorunda kalan biri için

tek kıyafette çözüm değil aslında.

Bu defada o kıyafetlerden bıkıyor insan renk, ahenk arıyor haliyle.

Sonradan çıkan okul formalarına, kıyafetlerine,

hele de pileli eteklere, renk renk çoraplara, ceketlere de

hep özenmişimdir ya buda ayrı bir konu.