24 Mart 2011 Perşembe

Tesadüf

Hayat çok garip...
Bazen öyle bir hisse kapılıyorum ki gözümün şimdi gördükleri geçmişte de
aynıydı sanki.
Şimdilerde gezip dolaştığım yerler nasıldı?
Bu bilmem kaç katlı apartmanın yerinde bir zamanlar ne vardı?
Sanki o apartman yıllardır orada gibi ne de çabuk kabullendim diye düşünüyorum.
Sonra birden eskilerden bir şey görüyorum...
Eskileri hatırlatan.
Sonra hepsi çorap söküğü gibi devam ediyor.
Eskiden insanların evlerinin önünde bahçeleri olurdu.
Toprak bereketliydi, ne ekersen biterdi.
Bahçe düzenini genellikle evin hanımı yapardı.
Ön taraflara, kapı girişine, cam önlerine en güzel çiçekler,
daha içerlere ise mevsimine göre sebzeler ekilirdi.
Eğer bahçe küçükse öncelik çiçeklere verilir ama asla sebzeden de
vazgeçilmezdi, sevileni en nadir bulunanı seçilir az da olsa mutlaka ekilirdi.
Gözden biraz daha uzak yerler, mesela bahçe çitlerinin dipleri ise her zaman
birden bire kendiliğinden çıkan çiçeklere ve ya otlara bırakılırdı.
Otlar eğer arsızlık eder de biraz fazla büyüyüp göze batarsa hiç acımadan
kopartılıp atılır, onların içinde kendine yer bulmaya çalışan kır çiçekleri de
bundan nasibini alırdı.
Eğer çiçekler yalnız ise biraz daha uzun süre yaşama şansları olurdu.
Öyle ki bunlar gözlerden uzak da gün geçtikçe çoğalır, orda adeta başka bir bahçe yaparlardı kendilerine.
Şimdilerde evlerin aralarında boş arsalar kalmadı.
Bahçeler küçüldü, evlerin önüne beton döküldü.
O kendiliğinden çıkan çiçekler kaybolup gitti. Bitki örtüsü değişti.
Ben bile unutup gittim bir zamanlar toplayıp, çeşit çeşit süsler yaptığımız
o mor renkli çiçekleri.
Ta ki kendini yol kenarında bir karışlık toprak parçasının üzerinde görene kadar.
Yine eskisi gibi parlıyordu yaprakları bahar güneşinde.