17 Aralık 2010 Cuma

Sabah Kahvaltısı




Bu sabah durakta servis bekliyorum,

arka tarafta gözüme bir kaybolup bir çıkan belli belirsiz karartılar takıldı.

Önce ne olduğunu anlamadım gelip geçen insanların gölgeleri sandım,

ama şöyle çekilip durağın arkasına bakınca o minicik serçeleri gördüm.

Nasılda küçükler, uzaktan bakınca hepsi aynı gibi ama, bu kadar yakından da

incelenince hepsinin tüylerinin ayrı güzel olduğu, desenleri farkediliyor.

Yere çubuk krakerler düşmüş (bilmiyorum beklide biri koymuş)

onlarda yağmurdan ıslanınca serçelere kahvaltı olmuş.

Hepsi sessiz sessiz Onu yeme telaşındalar.

Aceleyle birer birer geliyorlar,

o küçük gagaları ne kadar büyük bir lokma koparabilirlerse

koparıyorlar ve yine aceleyle uçup gidiyorlar.

Arada bazıları kah insanların gölgesinden,

kah gelen arabalardan korkup bir lokma bile almadan

o minicik kanatları ile uzaklaşıyor.

Daha cesur olanlar ya da daha aç olanlar biraz daha ürkek adımlarla,

ama daha dikkatli gelip hem lokma koparmaya hem de gelip gidenden

gözünü almamaya çalışıyor.

Bu böyle ne kadar devam etti bilmiyorum,

bir anda önce bir sokak köpeği çıktı ortaya bir çoğu panikle havalanıp gitti.

Geriye bir tane cesur serçe kalmıştı o kahvaltısına devam ediyordu ki,

sonradan köpeklerin bir değil iki olduğu belli oldu,

hem bu gelen direkt kahvaltı sofrasının üstüne geliyordu merakla.

Böylece sabah kahvaltısı zorunlu olarak sona erdi, herkes işine uçup gitti.