Bir zamanlar ev hanımlarının en büyük yardımcısı, gözü gibi baktığı,
her daim elinin altında olan tel süpürgeler vardı.
Yeri geldiğinde tüm evi temizleyen, yeri geldiğinde en ulaşılmaz yerlere,
tahta tavanlara uzatılan, tüm evi baştan sona tozuta tozuta süpüren ve
en önemlisi de yeri geldiğinde yaramazlık yapan çocuğa fırlatılan süpürgeler...
Ev hanımları bu süpürgeleri ya sokak satıcısından ya da pazardan alırlardı.
Tezgâhın önünde durulur en iyisi en sık örüleni seçilene kadar tüm süpürgeler tek tek elden geçirilirdi.
Ev hanımları yüzlerinde ciddi bir ifade ile birini bırakıp birini alır,
elinde şöyle bir sallar tartar, sapının sağlamlığını, eline uyumluğunu kontrol ederlerdi.
Yeni alınan süpürgelerin tellerinin arasında yoğun bir şekilde süpürge tohumu olur, süpürürken tüm eve baştan aşağı dökülür,
çoğu zaman halı kilim arasına girer inatla orda kalırdı.
çoğu zaman halı kilim arasına girer inatla orda kalırdı.
Yine yeni alınan süpürgenin istenilen şekle girmesi için uzun bir süre kullanılması ve zaman geçmesi gerekirdi. Çünkü yeni alınan süpürgeler ağır ve telleri çok geniş olurdu. Biraz zaman geçince süpürge telleri kurur, tüm hotumlar dökülür ve siliş yönüne göre süpürge şekil alınca daha kullanışlı ve hafif olur, eli yormazdı.
Ev hanımları bu en iyi yardımcılarını o kadar benimserlerdi ki bazen kapı önüne, bahçeye, bazen çalan zile, bazen çalan telefona bile farkında olmadan ellerinde o süpürge ile giderlerdi.
Eskiyen iyiden iyiye kuruyan bu defa da telleri her yere dökülen süpürgeler
evdeki yerini yeni süpürgeye bırakarak, bahçeyi, kapı önünü, merdivenleri
silmek için dışarı çıkartılırdı.