30 Kasım 2011 Çarşamba

Kuyu

Bir konu hakkında yazacaksam, aklıma ilk gelen çocukluğumda ve
köyümde yaşadığım olaylar oluyor.
Şimdiyi anlatmak bana göre çok sıradan ve yalın,
ama çocukluğumu ve geçmişi anlatmak daha mistik ve ulaşılmaz geliyor.
Birde şu var ki çocukluğumu anlattığım için, haliyle olayları ve şartları
o zaman ki duruma göre anlatıyorum.
Mesela gaz lambası veya radyo diyorum çünkü
benim hatırladığım köyümde elektrik yoktu.
Elektrik veya su gelmiş, televizyon izlenen halini hiç bilmiyorum mesela.
Dolayısıyla da hiçbir anım yok.
Mesela biz henüz köydeyken evlerde su yoktu.
Köye biraz daha uzak bir yerde açılmış kuyular vardı ve
insanlar oradan getirirdi suyunu.
Hemen hemen her evin bir kuyusu vardı.
Bu ağır sorumluluğu üzerine almış kadınlar,
her gün yerine getirdikleri bu yükü daha eğlenceli kılmak için
hep beraber giderlerdi suya.
Daha yolda başlayan sohbetler, kuyu başlarında devam ederdi.
Uzun zamandır görüşemeyen komşular, akrabalarla hasret giderilir,
Bazen ayaküstü köyün başka mahallelerinden haberler alınırdı.
Sonra herkes suyunu alınca, yine toplu halde evlere dönülürdü.
Özellikle kış günleri, eve gelene kadar o suyun üstü yavaş yavaş
buz tutmaya bile başlardı.
Biz, özellikle kışın sabırsızlıkla annemin kuyudan gelmesini bekler,
suyun üstündeki o buzu almak için birbirimizle yarışırdık.

Beni Unutma

Şimdilerde bizim tanımadığımız, adını, sanını dahi duymadığımız,
nice şairler, müzisyenler, yazarlar, tarihçiler, doktorlar, kimyacılar,
profesörler, kendini topluma adamış insanlar yaşadı bir zamanlar.
Hangi hastalıklara çare buldular, kim bilir ne güzel şiirler,
romanlar yazdılar.
Ya da hangi savaşta nasıl kahramanlıklar gösterdiler,
hangi zor matematik formüllerini çözdüler,
bir zamanlar ne güzel besteler yaptılar kim bilir.  
Herkes tanırdı, hayranları vardı, şarkıları dilden dile dolaşırdı.
Tüm gazeteler onları yazdı, anlattı bir zamanlar.
Sonra zaman geçti, yavaş yavaş gözden uzaklaştılar.
Gün geldi unutuldular.
Bazıları bir gazete kâğıdında, bir kitap sayfasında isim oldu sadece.
Bazıları ise birkaç kuşak sonra unutuldu gitti.
Onları hatırlayan son kişilerle beraber.

21 Kasım 2011 Pazartesi

Ada

Takvimler buralarda uzun ve karanlık kış günlerini gösterince,
on iki ay yaz mevsimi yaşayan tropikal bir adaya gidesim geliyor.

18 Kasım 2011 Cuma

Şimdi Hepsi Birer Anı Oldu

Şimdi köyümde o büyük bahçe içinde, tek katlı, mezarlık manzaralı okulumun sınıfında olsam mesela.
Birazdan ders bitecek ve kırmızı çantamı alıp, okulun bahçe kapısından aceleyle çıkıp,
o bitmeyecek gibi görünen yokuşu çıkıp eve gidecek olsam.
Muhtemelen kar yağmıştır şimdi oralara...
O soğuk havada, kara bata çıka, arkadaşlarımla kartopu oynaya oynaya evin önüne kadar gelsem.
Annem bahçe duvarlarının orda ellerini kavuşturmuş beni bekliyor olsa.
Benim ellerim hem çantamı tutmaktan hem de kartopu oynamaktan kıpkırmızı olsa.
Önce kendi ördüğü eldivenlerimi takmadım diye bana kızsa,
sonra da ‘’hemen gir içeri ısın, ama ellerini sobaya tutma acır’’
diye bağırsa arkamdan.
Annem bana süt ısıtmış olsa mesela,
sobanın üstünden kendime ekmek ısıtıp yağ sürsem.
Radyoda yurttan sesler korosundan çeşit çeşit şarkılar çalsa mesela.
Annem bir yandan akşam yemeği hazırlasa,
bir yandan da lambanın camının isini temizliyor olsa uzaklara dalıp dalıp.
Odayı sobanın üstünden pişen yemek ve fırınında pişen ekmek kokusu sarsa.
Sonra çocuk bahçesi başlıyor olsa radyoda.
Bir kulağım onda, bir yandan çocuk şarkıları dinlesem,
bir yandan da hemen aceleyle ödevlerimi yapıp,
yeni başlayacak radyo tiyatrosunu söylemek için,
sabırsızlıkla abilerimin okuldan dönmesini beklesem mesela.

16 Kasım 2011 Çarşamba

Kafes

Özgürlük isteyen birinin, gittiği her yere kendi kafesini götürmesi ne tuhaf.

15 Kasım 2011 Salı

Hata

Kendime:
Bir şeylerin oturduğun yerde ayağına geleceğini sanıyorsan yanılıyorsun.
Oturma öyle kalk!
Bir şeyler yap, çaba harca, biraz uğraş...

14 Kasım 2011 Pazartesi

Geriye Biz Kaldık

Biz geride kalanlar da;
doğrularımız, çıkarlarımız, değer yargılarımız ve
vicdanımız arasında sıkışıp kaldık.
Devamlı bir mücadele içindeyiz.

Geriye Ne Kaldı?




İyi insanlar, iyilikleri de alıp gittiler birer birer bu dünyadan.