2 Ağustos 2012 Perşembe

En Güzel Uyku


Yaz aylarında tüm büyükler işlere dalar,
biz çocuklar biraz daha ihmal edilirdik sanki.
Geceleri uyuma saatlerimiz de,
sabah güne başlamamız da büyüklerin saatlerine göre değişir.
Bizde onlarla beraber uykusuz kalırdık...
Yazın o uzun günlerde bile işler yetişmez,
hayat gece boyunca da devam ederdi.
Değişen tek şey gökyüzünde ki ay olurdu.
Eğer şansa o gece dolunay da varsa,
yıldızların altında, serin yaz akşamlarında daha güzel çalışılırdı hiç şüphesiz.
Böyle gecelerde büyükler ya makinelerle buğday ayıklar ya da ekinleri balyalarlardı.
Biz çocuklar çoğu zaman evde tek başıma uyumaktan korktuğumuzdan olacak,
yalvar yakar zorla onlara dahil olur,
bir heyecan başladığımız gece,  uyku sıkıştırınca çekilmez bir hal alırdı.
Biz,  bir yandan bu tatlı telaşı kaçırmamak,
bir yandan güzel bir uyku uyumak arasında gidip gelir.
En nihayetinde de büyüklerin ısrarlarına ve çokça da uykuya yenik düşer
bizim için hazırlanmış en güzel yerde,
üstümüzde dolunay ve yıldızlar,
saçlarımızda serin bir rüzgar,
kulağımızda bazen makine sesleri bazen büyüklerin konuşmaları ile
büyükleri bile özendirecek en güzel uykulara dalardık.
Çocukluğun getirdiği bir şey miydi,
yoksa sahiden öylemiydi bilmem en güzel uykular o kargaşanın içinde,
kurumuş otların üzerinde uyunurdu sanki.
Ne o sesler bölerdi uykumuzu ne de başka bir şey,
her şeyi bir oyun olarak gördüğümüzden olacak,
bizde orda uyumaktan hiç korkmaz tam tersine
uyku arasında uyanıp etrafa şöyle bir bakar yine kaldığımız yerden devam ederdik.
İşler ya tamamen bitince, ya da büyüklerde uykuya teslim olana kadar bu böyle devam
ederdi gece boyu.
Belki de yaz boyu bizim için ikinci bir yatak olurdu o taze saman yığınları.