6 Mayıs 2015 Çarşamba

Beni Bu Havalar Mahvetti*



Ortaokula giderken havalar biraz ısınınca, bahar yavaş yavaş kendini gösterince,
bizde okula yürüyerek gidip gelirdik...
O zamanlar büyük bahçeli,
bahçelerinde hanımelinin, ıhlamurların, leylakların açtığı,
bahçe çitlerinde renk renk sarmaşık güllerinin sarılı olduğu
evlerin önünden geçerek okula giderdik.
Komşu bahçelerinde özellikle çit kenarlarına dikilen
renk renk henüz açmamış gül goncaları gizlice kopartılarak
çoğunlukla ilk derse girecek öğretmene hediye edilirdi.
Yol boyunca bazen uçuşan kavak tüyleri, bazen renk renk bir kelebek,
bir yandan ıhlamur, bir yandan iğde kokuları
bize eşlik ederdi.
Belirsiz bahar havasında bazen üşür, bazen terler
güneşten yüzümüz kıpkırmızı bir halde okula varırdık.
Okulun bahçesi cıvıl cıvıl olur,
her kes büyük okul bahçesinde
derse girmeden önce ki o bir kaç dakikalık boşlukta
ya takım kurar maç yapar,
yada voleybol oynamaya başlardı bile...
Erkekler, aceleyle ceketlerini bir kenara fırlatır,
kravatlarını gevşetir,
kız öğrenciler gömlek kollarını kıvırır,
çantalarını birilerine emanet ederlerdi bile...
Baharın en güzel taraflarından biri ise okul önlerinde
satıcıların küçük el arabalarında sattıkları baharın habercisi
yeşil erikler, ekmek ayvaları, salatalıklar olurdu...
Satıcı istediğiniz kadar yeşil eriği, kağıttan yapılmış küçük
kese kağıtlarına koyar,
hemen oracıkta yine satıcıdan aldığınız tuz ile tuzlar yerdiniz...
Öğrenciliğin en zor yanı ise
işte bu sıcak, güneşli bahar günlerinde küçücük
havasız, çoğunlukla maç yapanların voleybol oynayanların ter kokuları ile dolu
o sınıflarda saatlerce ders yapmaktı.
Bütün kış eve tıkanıp kalmak, sabah gelip
erkenden kararan kış akşamlarında okuldan çıkmak bizleri o kadar bunaltmış olurdu ki
bahar güneşi ile beraber bizlerde iyice sabırsızlanır sınıflara sığamaz olurduk.
Bundandır ki sabah ilk derse eksiksiz başlayan sınıf mevcudu
her ilerleyen dersle ve yükselen bahar güneşi ile beraber bir bir eksilir,
arka sıralar iyice sessizleşirdi.
Birinin gitmesi, diğerlerine de örnek olur bir bakardınız ki bir kişi bir kişi
ön sıralarda tek tük kişi kalırdı koca sınıfta.
Öğretmenler bazen anlayışlı davranır,
bazen ilk ders alınan yoklamalar, diğer derslerde tekrarlanmaz,
sınıfta kalan bir kaç öğrenci ile son konuları bitirmeye çalışırlardı.
Devamsızlığı çok olanlar,
ya da diğerlerine göre biraz daha az cesurlar
dışarıdan gelen cıvıltılara, parlayan güneşe inat
son bir azimle ders işleyip, yaz tatili hayali kurarlardı...

*Başlık; Orhan Veli KANIK şiirinden