30 Kasım 2010 Salı

Ama İlla ki Doğduğum Yer

Çok uzun zaman oldu doyduğum yerdeyim, buralı oldum artık.

Hemen her halini bilirim, her anına tanık oldum yıllardır.

Yağmur yağdığında ki halini,  yağan karda buz tuttuğunu, tozlu, çamurlu,

çukurlu halini mesela, sularının akmadığı, çöplerin toplanmadığında ki halini,

elektrikler kesildiğinde nasıl ıssız karanlıklara gömüldüğünü.

Hangi sokağının nereye çıktığını bilirim.

Okuldan çıkmış çocukların seslerinin, düğün davullarının, ezanların,

okul zillerinin yankılandığı, satıcılarının bağırarak geçtiği,  cenazelerin kalktığı

sokaklarını.

Gökyüzünde bıldırcınların küme küme dans ettiği,  gökkuşaklarının çıktığı,

soba dumanı kokan havasını bilirim, yazın nemli sıcağını.

Gece yarısında ki sessiz halini, günün ilk ışıklarında aydınlanmasını,

okullar ilk açıldığında ki telaşlı halini bilirim, ya da bayram telaşı ile alışveriş

yapan insanların çarşıda ki kalabalığını, iftar saatlerinde ki telaş halini bilirim mesela.

Köylerinden gelen renk renk  giyinmiş insanların doldurduğu pazarlarını,

dükkanlarını. Köy yollarını,  piknik yerlerini.

Otobüs tabelalarını, güzergâhlarını, saatlerini bilirim.

Burada yaşamayı bilirim,

başka bir yerde yaşamadım ki hiç.

Doğduğum yer ile bildiklerim ise bana anlatılanlar sadece,

hayal dünyamda biriktirdiklerim,

çoğu zaman gerçek mi hayal mi diye karıştırdıklarım, 

hatırlayamadığım silik yüzler, karışık sesler o kadar.