23 Ekim 2024 Çarşamba

KİMSESİZ GERÇEKLİK

 Uzun uzun yıllar oldu hâla kabullenemediğim gerçekler kimsesiz çocuk gibi duruyor ortada.

Bazen yok saydığım, bazen ertelediğim, bazen kalp sıkışıkĺıklarımı başka nedenlere yorduğum.Bazen ağlamak için nedenler aradığım kimsesiz bir hüzün.Kimsesiz bir gerçeklik...

Bazen rüyada, bazen ikindi güneşinde, bazen kuru bir yaprakda, çokca sonbahar rüzgarında, güz kızıllığında, kısalan günlerde, yağan yağmurda.Yediğim ekmekde, içtiğim sütte, aýıkladıģım narda, köz kokan kastanede bir anda yüzüme vuran acı kimsesiz bir gerçeklik.

Her geçen seneyle biraz daha büyüyen, hemen yanımda yürüttüğüm, bazen elinden tutup bazen geride bıraktığım görünmez bir gerçeklik...

Benim inatla beslediğim, unutmadığım, büyüttüğüm, bazen baştacı, bazen göz ardı ettiğim bir gerçeklik...

Bazen gülerken hatırladığım, bazen göz yaşıma katık ettiğim bir gerçeklik...



25 Nisan 2022 Pazartesi

Lise

 Sanki her pazartesi, ben hala lisedeyim..

Hala haftanın ilk dersinde, çatı katında, kaloriferleri yanmayan soğuk daktilo sınıfındayım...Oturduğum sandalye buz gibi, parmaklarımın tuşlarının arasına sıkıştığı metal tuşlu daktilo buz gibi, o soğukluk hala parmaklarımda.
Hala o bir şeyleri kaçırma korkusu aklımda, o korku üşümemim, titrememim önünde...

29 Mayıs 2020 Cuma

Sosyal Fark

Hiç farkettiniz mi bilmem, fakir mahallelerinden sadece papates soğancı ve bolca hurdacı geçer.

5 Ağustos 2015 Çarşamba

Emanet Hayatlar

Hep başkalarının cümleleri ile ifade ettik kendimizi,
başkalarının bilmem kimlere yazdığı şiirlerle...
Başkalarının duygularını onayladık hep,
aynı ben dedik,
birileri hep bizden önce dile getirsin, konuşsun diye bekledik.
Ne ilk konuşan biz olduk,
ne de hislerimizi ilk açan...
Ne en hisli kelimelerden bir cümle kuran,
ne de o cümlenin altına imzasını atan...
Hep yarım yaşadık,
ifade edilemez duygularımız oldu,
hep bizi anlamayan birileri...
Hep emanet yaşadık bu hayatı,
birilerinden ödünç aldığımız kelimelerle...

27 Mayıs 2015 Çarşamba

Eve Doğru

Buralardan bunalmış olsam mesela...
Hiç bir yerlere sığamaz olsam,
yağmurlu bir günde annem, memleketim aklıma düşse,
bir gün iş çıkışı, sırtımda küçük bir çanta ile otobüs yolculuğuna çıksam...
Kimselere haber vermesem,
öyle sıradan bir şeymiş gibi gelişim aniden kapıyı çalıversem,
annemin beni gördüğünde ki şaşkınlığına, hayretine gülsem.
Odam...
Girişte hemen solda ki
sabah güneşini alan küçük odam.
İçinde hala benim kokum...
Liseden arkadaşlarımı yazdığım telefon defterim,
ucu delik ev terliğim,
beyaz el havlum,
en son geldiğimde yarım bıraktığım kitabım,
günlerdir aradığım burada unuttuğum çantam,
memleketin serin akşamlarında giydiğim rengi solmuş, annemin eski hırkası,
saçlarımı tarayıp öylece bıraktığım tarağım...
Odamda ki küçük yatağım,
sabah uyanmışım da üstünü öylesine kapatmışım gibi
pijamalarım hemen sağ tarafında üstünde.
Annem tüllerini yeni yıkamış,
halısını değiştirmiş.
Çaylarımızı ön balkonda içip
annemin bu yıl iyice boy atan sardunyasından,
akşama yapılacak yemeklerden konuşsak.
Hiç gitmemiş gibi olsam,
bakkaldan akşam ekmeğini ben alsam,
yolda komşuları görsem
bir de uzun zamandır görmediğim mahalleden bir kaç arkadaşı...
Ekmeğin yanında bir de tadella alsam kendime tıpkı eski günlerde ki gibi.
İçimde, yarın burada uyanacak olmanın huzuru,
sakin sakin yürüsem sokaktan evimize doğru...

3 Mart 2015 Salı

Erikler Çiçek Açtı

Bahar geldi...
Ağaçlar yeşeriyor tek tek umut gibi.

1 Mart 2015 Pazar

?.....?

Biriktiriyorum en kuytulara...

27 Şubat 2015 Cuma

Varlık

Bu dunyada hiç birseyimiz olmasin da, duygularimiz olsun yeter bizi mutlu etmeye.

25 Şubat 2015 Çarşamba

Birinciliği Beyaza Verdiler

Beyaz kar altında herkes eşit görünüyordu oysa ki
değil mi?

23 Şubat 2015 Pazartesi

Az Çok

Hayat çok saçma, çok,çok,çok,çok...