27 Nisan 2012 Cuma

Takıntı-III


Öğrencilik hayatım boyunca saçlarım hep uzun oldu.
Tam öğretmenlerin istediği şekilde;
 iki örük yapılıp kurdele takılacak kadar uzun, derli toplu...
İlkokul ve ortaokul yıllarımda saçlarım iki yandan bağlı, kurdeleli
lisede yine uzun, bu defa tek örgülü, ama hep sıkı sıkı bağlı...
Saçlarımızı açık bırakmamız, öğretmenlerimizin deyimi ile ‘atkuyruğu’ yapmamız,
hele hele saçlarımızı önlerimize bırakmamız kesinlikle yasaktı.
Olurda kurallar dışına çıkarsak, önce sırada uyarılır,
olurda orda fark edilmemişsek, bu defa koridorlarda gezen nöbetçi öğretmenlere
veya sınıf öğretmenimize yakalanır, ama illaki de yakalanır ve uyarılırdık.
Saçımı kısa kestireyim de kurtulayım diye düşünenler yine de kurtulamaz.
Bu defa da iki haftada veya ayda bir kuaföre gidip,
istenilen kısalıkta tekrar kestirirlerdi.
Tüm okul yönetimi, tüm öğretmenler onlardan daha iyi takip ederdi ne zaman kuaföre
gitmesi gerektiğini.
Öğrencilik hayatım biteli yıllar oldu...
Ben şimdilerde bile saçlarımı açık bırakamam,
gözlerimin önüne, alnıma saçlarımın düşmesinden rahatsız olurum.
O günlerin alışkanlığı ile saçlarım her daim toplu,
tıpkı bir ortaokul çocuğu gibi çoğu zaman da örgülü...