Köyde yağmur yağmaya başladı mı önce tarlada ki başakların sonrada toprağın
kokusu yayılırdı ortalığa...
Yağmur nedeniyle işlerine ara vermiş büyükler,
yağmurun bitmesini bekler yapacağı bir sonraki işleri kurarlardı kafalarında sabırsızlıkla.
Biz çocuklar ise tamamen başka hayallerde bazen gizlice yağmura çıkıp ıslanır,
bazen bir kuytuda veya saçak altında yağmurun geçmesini beklerdik yine oraya
sığınmış kedi köpeklerle beraber ve yine kendimize has sabırsızlığımızla...
Yağmur dindi mi arkasından masmavi bulutlar ve mutlaka bir gökkuşağı
süslerdi yağmurla yıkanmış gökyüzünü.
Büyükler işlerine kaldığı yerden devam ederken,
biz çocuklar da daha çayırda yağmur çiselerinin ıslaklığı dururken,
üzerinde koşup oynamaya başlardık bile paçalarımızı ıslata ıslata,
çamurda düşe kalka...
Ben bu yağmur sonralarında en çok taşların üzerinde kalan duru sularla oynamayı severdim.
Tertemiz olurdu bu su, dupduru.
Her yaz yağmurundan sonra mutlaka çayırı dolaşır,
yaz güneşi ile bir yarış halinde taşlar kurumadan üzerlerinde birikmiş bu sularla oynardım.