2 Şubat 2015 Pazartesi

Türkülerden Bir Fal Tuttum

Köydeyken uzun kış günlerinde ve bitmez tükenmez akşamlarında
tek eğlencemiz radyo olurdu...
Gündüz çeşit çeşit programlar dinler,
soğuk havaya rağmen dışarda vakit geçirirdik ama,
biz çocuklar için kış akşamları çekilmez bir hal alırdı.
Annem, bizi oyalamak için türlü türlü meşgaleler bulur
bir yandan tek parmak eldivenimizi örerken bir yanda da
bazen masal, bazen kendi çocukluğunu anlatır,
bazen bilmece sorar, bazen kendi oyunlar icat ederdi...
Evin bir köşesinde; O divanın üstünde bizse bazen etrafında,
bazen sobanın hemen yanında o zamanlar kocaman görünen odamızda
herkes bir yerlere dağılmış kulağımız onda, sesi ile türlü hayallere dalardık...
Annemin masalları, bilmeceleri tükenince ise imdata yine evin bir ferdi olan radyo yetişirdi.
Annem çıkan türkü programlarından yeni bir oyunlar icat eder,
yine bizi oyalamaya çalışırdı.
Bazen sıradaki türküyü tahmin etmeye çalışır,
ençok da sıradaki türküyü kendi şansımıza seçerdik.
Sıradaki sevdiğimiz türkü çıkarsa sevinir,
şayet sevmediğimiz türkü ise diğerlerinin dalga geçmeleri ile çoğu zaman ağlar,
kavga çıkarırdık...
Bu böyle hemen her akşam tekrarlanır,
gecenin geç saatlerinde ya programan bitene kadar,
ya radyonun pilleri bitene kadar,
ya da bizim evin her bir yerinde uyuyana kadar devam ederdi...