Karne gününü bekleyip bembeyaz süslü kâğıtlara basılmış,
öğretmenimizin en güzel dolma kalemiyle,
en güzel el yazısıyla yazdığı,
notlarımızın, öğretmenimizin bazen tebrik cümlesinin,
bazen de daha iyi olmamız için tavsiyelerinin yazılı olduğu,
görünce gözlerimizin ışıldadığı.
Kalbimiz çarpa çarpa, heyacanla, sabırsızlıkla beklediğimiz,
bir yıllık ödülümüz anlamına gelen karnemizi
elimizde sallaya sallaya sevinçle eve koştuğumuz günler geride kaldı...
Şimdi herkes hem öğrenci, hem de öğretmen...
Hem zayıf alan, hem kendini tebrik eden...
Kimse artık bizi değerlendirmiyor,
sınıfta bırakmıyor, daha çok çalışmalısın demiyor,
herkes kendi karnesini kendi veriyor...