İster bir, isterse sekiz çocuğun olsun gün geliyor aslında elinde kimse kalmıyor.
Gün geliyor sessizliklere bürünmüş küçük bir kasaban da,
her odası bir çocuğunun kokusu ve
hatırası ile dolu evde bir başına kalakalıyorsun.
Şimdilerde sadece isimlerinin yankılandığı o sessiz odalarda,
her birinin tek tek resmi yerleştirilmiş en güzel köşelerde,
vitrinlerde okul zamanlarından kalma el işleri, karneleri...
Nasılda yeni, nasılda canlı hepsi.
Sanki hiç biri büyümemiş, gitmemiş gibi.
Birazdan kimi okulundan, kimi parktan, kimi komşudan çıkıp da gelecek gibi.
Ya da az evvel ‘ben arkadaşıma gidiyorum’ deyip de çıkmışlar gibi sanki bu evden.
Sanki asma ağacının altında oturup da bekleyince, hepsi bir bir sokağın köşesinden çıkıp gelecek gibi.
Bir bayram sabahı...