Üç arkadaş aynı mahalleden gidiyoruz okula,
iki belediye otobüsü yolculuğu boyunca ve sınıfta da bir birimizden
nerdeyse hiç ayrılmıyoruz.
Üçüncü arkadaşımız başka bir sınıfta,
ama O da teneffüslerde soluğu bizim yanımızda alıyor.
Akşamları dönüş saatimiz ders sayısına göre değişiyor ve
akşam dönüşleri de sabah olduğu gibi kalabalık otobüs yolculukları ile iyice zorlaşıyor.
Biz aynı sınıfta olan iki arkadaş pazartesi günleri bir ders daha erken çıkıyoruz.
Ama hemen eve gelmeyip, diğer üçüncü arkadaşımızın da dersinin bitmesini bekliyoruz.
Bazen okulun bahçesinde, bazen sınıfta o çıkana kadar oyalanıyor, zaman geçiriyoruz.
Sonra üçümüz, tüm lise hayatımız boyunca yaptığımız gibi beraber dönüyoruz mahallemize.
Bu seremoni her pazartesi tekrarlanıyor...
Bizim yine pazartesi günleri seremoni haline getirdiğimiz bir diğer şey ise
hala açık olan kantinden üç tane fındıklı ‘tadelle’ çikolata alıp yemekti.
O sırada derste olan arkadaşımızı da unutmaz, onun payını da mutlaka alırdık.
Biz, yaramaz çocuklar gibi sanki pazartesi günlerini iple çeker,
hiç aksatmadan bunu tekrarlardık.