29 Aralık 2010 Çarşamba

Film Tadında


Hayat, bazen yıllardır izlediğimiz bir film bir dizi karesi olsa ne güzel olurdu.
Hiç işe gitmesek ama paramız olsa, ders çalışmasak ama en zor bölümde okusak,
hiç okula gitmesek ama devamsızlıktan kalmasak,
işimizden memnun değilsek bir çırpıda değiştirsek,
patronumuz ‘yıllardır senin gibi eleman arıyordum’ diye karşılaşa bizi,
iş yerinden sürekli bahanelerle izin alabilsek, bir çırpıda maaş günü gelse,
arka planda birileri bizim için faturaları ödese, hiç banka kuyruğuna girmesek,
yataktan fönlü ve makyajlı kalksak, ellerimiz hep bakımlı manikürlü,
hiç ev işi yapmasak ama her yer derli toplu olsa,
kıyafetler yıkanmış ütülü olsa,
çevremizdekilere her kötülüğü yapsak ama kimse bizden vazgeçmese,
bir dilim ekmekle doysak, her öğün zengin sofralar kursak,
işlerimizi hep ala verelerle yürütsek kimse anlamasa,
insanların hemen yanı başında konuşsak duymasalar,
doktor şansınız varmış biraz daha geç kalsaydınız dese,
her kazadan burnumuz bile kanamadan kurtulsak,
istediğimiz anda sahne değiştirir gibi hoppp burada hoppp orda olabilsek,
yaşadığımız günden sıkılınca ekranda ‘beş yıl sonra’ yazısı çıksa,
ama biz hala aynı kalsak, 
ağlayınca kendimizi Hül.ya Ko.çyiğit edasıyla kanepeye atsak,
Seze.cik gibi ansızın hiç görmediğimiz babamız, annemiz çıka gelse,
en ihtiyacımız olan zamanda arayacağımız hiç görmediğimiz zengin bir akrabamız olsa , miras kalsa hiç tanımadığımız birilerinden,
hem tek maaşla çalışsak hem de genç yaşta zengin olsak,
başımız sıkışında gidip fikir danışacağımız bir yaşlı bilge tanısak,
o bize önce akıl verse, sonra zorla çaldığı ney'i dinletse,  
her an gidiyorum diyebilmek için dolabın üstünde veya yatağın altında
her daim hazır bir valiz olsa,
yolculuğa çıkarken 'beslenme çantası' kadar bir çanta alsak yanımıza
içine de beş vakit kıyafet değiştirecek her şey sığdırabilsek,
bir zamanlar bize çektirenlerden öcümüzü alsak,
bir zamanlar fakir ama gururluyduk rolleri yapsak
ve hepsinden önemlisi yıllar geçse biz hiç değişmezsek...