Hepimizin cebinde mutlaka kredi kartı var.
Bunun verdiği güvenle istediğimiz her şeyi kolaylıkla satın alabiliyoruz.
Tek seferde ödeyip alamadığımız pahalı bir şey bile
taksit yapılınca daha cazip geliyor gözümüze.
Hatta ihtiyacımız olmayanı, hiç aklımızda olmayanı bile satın alabiliyoruz.
Sonrada çok kolay aldığımız her şey yavaş yavaş bizi ele geçiriyor.
Taksitle aldığımız; arabamızın, televizyonumuzun,
son model cep telefonumuzun, bilgisayarımızın esiri oluyoruz.
Tüm vaktimizi onlara ayırıyoruz, gözümüz bir şey görmüyor.
Bu defa esiri olduğumuz tüm o şeylerin parasını ödemek için daha çok çalışıyoruz.
Ailemizden, arkadaşımızdan çaldığımız vakitleri peşin peşin biz ona ödüyoruz.
Kimin daha karlı olduğu tartışılabilir bir konu.
Öyle bir hale geldik ki para ile almadığımız hiç bir şeyin kıymeti bilmez olduk,
bazen bir arkadaşımızın dostumuzun,
cep telefonumuz kadar bile değeri olmuyor gözümüzde.
Yıllar sonra görüştüğümüz arkadaşımız ile konuşurken
bir elimiz sürekli telefonda oluyor mesela,
ya da evimize gelen yıllardır görmediğimiz misafirimizden kaçamak televizyona
bakmadan duramıyoruz.
Kısaca para ödemediğimiz,
taksit yapmadığımız hiç bir şeyin kıymetini bilmiyoruz..
Çarpmaya, bölmeye, kalan ayları, bonusları,
hesap kesim tarihlerini hesaplamaya alışmışız.
Böylesi karşılıksız bir sevgiyi ve tek işlemi anlamıyoruz, cazip gelmiyor bize.