Küçükken;
sabahın erken saatlerinden gece yarılarına kadar sokakta oynadık,
her yerde cıvıltılarımız, uğultularımız yankılandı,
yakar toplar oynadık canlarımızı aklımızda tuttuk,
kaleye mum diktik,
‘istop çarli bom’ deyip topları fırlattık havalara,
kendi çizdiğimiz çizgilerde sek sekler oynadık,
çizgilere bastın basmadın testleri yaptık,
aldım verdimle takımlar kurduk kendimize,
dokuztaşlarda devrilen taşlara üzüldük,
‘ortada kuyu var yandan geç’ ile moraller bozduk,
renk misketlerimizde başka hulyalara daldık,
yutulduk,
yerden yükseklerde en yükseğe zıpladık,
köşe kapmacalarında boş köşeler aradık,
çatlak patlaklar oynadık ellerimiz kızarana kadar,
yerden yükseklerde en yükseğe zıpladık,
köşe kapmacalarında boş köşeler aradık,
çatlak patlaklar oynadık ellerimiz kızarana kadar,
ip atlama sıralarında bekledik,
'ama hep ben tutuyorum' diye kavgalar ettik,
saklambaçlar oynadık gece karanlıklarında,
çelik çömlekler patlattık o karanlıktan yararlanıp,
oyundan mola alıp aceleyle evden ekmek arası domatesler aldık,
anne bakkala gönderecekse ‘anneee ne olurrr oynuyorum’
diye yalvardık,
diye yalvardık,
kavga ettik küs dedik, önümüze gelene kaç tekme diye gruplar olduk,
sonra barıştık ilk oyunda,
çizgi film saatlerinde, kırılan camda çil yavrusu gibi dağıldık,
kafamıza güneş geçince, oyunu beğenmeyince ağaç altlarına sığındık,
bahçe çeşmelerinden kaçamak su içtik.
Oyuncak bebeklerimizi yarıştırdık ‘benim ki daha güzel’ diye,
anneden gizli aldığımız domates, salata, zeytin ile kendimize en zengin
sofraları kurduk,
kollarımızdan suları aka aka yeşil kabuklu karpuzlar yedik,
annesi ile köyüne gidenleri özledik, kıskandık.
Diğer mahallenin çocuklarına inat oyunlarımız daha güzel oldu,
daha çok eğlendik.
Oyuna gelmeyin arkadaşları merak ettik, sokaklardan adını bağırdık.
Mızıkçılık yaptık, oyunbozan olduk oyunlara alınmadık,
annelere şikayet ettik...
Çok kolaydı,
bir zamanlar çocuk olmakta,
sokakta oyun oynamakta,
arkadaş olmakta çok kolaydı...